yan hakemi kesmekten sevinemediğim gollerim de oldu, son nefesimle ağlarıma giden topa koşup santraya dönme hevesiyle yarı yolda yıkıldığım da. her birindeki dürtüm yaşama kendi nefasetimle devam etmekti. ettim de, kararlıysam ederim. ben bayramtepe çocuğuyum olm. sözüm senet. ama şunu da bilin, vay ben yere düşünce etrafımda toplanan akbabaların gagasını sikeyim.
aslında golü getirecek ortaya gelişine ayak dışı ile vurma istencim kök salmış durumdadır bedenime. fakat öfkeyle kalktığım her sofraya götüme girmiş kazıkla geri döndüğümden mütevellit, topa basıp oyunu okuyorum şimdi de.
süleyman iş bu blogun "yari yar olanın yar sarar yarasını, yari yar olmayanın felek siker anasını" temalı yazısında ortağına feleğe nazireler düzme isteğini iletecektir. iletsin.
hayatın muhteviyatında bulunan anlık zevklerden beyhude çabamla kaçtığımdan bahsetmiştim. kaçamıyorum artık, uzun süreli ve düzenli olarak kullandığım dopamin kaynağı birkaç sempatik drajeden kaynaklı beynimin serotonin salgılayan kısımlarındaki hasarlarından dolayı bugün gidip 50 türk lirası değerinde haribo marka jelibon aldım mesela. bilen bilir, jelibona hayır diyemem. hayır diyemediğim bir şey daha var ki ağulardan süzdüğüm acılarıma merhemi, ağulardan süzülmemiş acılarımş gibi muamele edip, onları basite indirgemektir. yani kısaca; evveliyatım sikildi, artık önümü dahi göremiyorum fakat, tek sorunum jelibona fazla para harcamam. öyle ki, sığır jelatininden yapılan bu besine gereken değeri vermeyenlerin tat reseptörlerini sikeyim.
ben 24 yaşımda koltukaltımda kitaplarla vardığım her noktadan kulağımın arkasındaki yarrakla uzaklaşmak zorunda kaldım. kierkegaard falan anlatmayacağım sana ortak. anasını sikeyim kierkegaardın da o pos bıyıklı orospu çocuğunun da. şunu anlatayım ama. genç werther dediğiniz alagavat olamayacağız biz.
hatırladığım kadarıyla bu alagavat varlıklı bir ailenin çocuğu olarak peşinde koşuyordu aşkının ve dahi kendi istençlerinin. ya da goethe abi bu durumda olabilir. zira werther ve goethe'yi karıştırıyorum artık. yazar yazdığı ile müsemma olurmuş derler. şuraya bağlayacağım, üflediğim düğümleri siktiğimin bağında. bana izin vermediler, bırakmadılar ki seveyim. ortağım tam sevmek istediğinde alarmı çaldı, tütüne gitmesi gerekiyordu. ben tam dedim ki hakikatin ucundayım, varlık hakkına ulaşıp cananıma varacağım. ustam seslendi uzaktan, ustama diyemedim. sikmeyeyim şimdi tulumları!
ortağım maslowa sövmüş. benden daha mahirdir kalemi eline alınca. beyni de hasarlıdır, kuruntularımız aynıdır. bu aklı evvel ile tanışıklığımız kerbelada başladı, bir damla su uğruna muaviyeye aman vermedik fakat taktılar boynumuza tasmayı 21. yüzyılın spermle yağlanmış sikimsonik çarklarının ortasında. o werther gibi dolanırdı divane bir yerlerde kırlarda, benim adım paveldi, anamın dizinde ağlardım, rusyanın ortasında bir elimde votka ile. vay ben bizim hayal dünyamızı sikeyim.
diyeceğim odur ki, bizden hariç okuyan şöyle hissetmeye çalışsın. kulağınızın biri sürekli çınlıyor, içinde arı kovaın varmış gibi. göğsünüzde de bir bıçak var zehir zemberek, onun korkusu ile yaşıyorsunuz. hem kulağınız çınlıyor hem göğsünüze bir paslı bıçak saplanmış. nasıl hissederdiniz? biz böyle hissediyoruz.