kapıyı açtım, merdiven boşluğundan kapı açılma sesi duyunca geri kapattım kapıyı. kimseyle muhatap olmamak için. apartman da aile apartmanı ha! muhtemelen babamla karşılacaktım. telefonum günlerdir uçak modunda, wi-fi'ye bağlı olmasının sebebi de arada bir canım isterse birkaç arkadaşımla iletişim kurabilmek. halimi hatrımı sorana cevap vermiyorum. beni ilk yakalayıp telefonumun neden kapalı olduğunu soran kişiye telefonum bozuk dedim, yalan söylediğimi de biliyordu, çünkü onu görünce telefonumu kulağıma götürdüm, baş selamı verip uzarım diye. zaten daha öncesinde numarasını engellemiştim sık arıyor diye. aramasın olm istemiyorum yalan söylemek. iyi değilim çünkü.
-hep yalan söylerdin de insanları atlatmak için, şu 3 ayda söylediklerin serdar ortacın kumar borcu kadar oldu, dağ gibi büyüdü sinende.
mücadele edemiyorum, hırslanamıyorum, isyan da etmiyorum, kabul de etmiyorum. olduğum yerde duruyorum, dünya dönüyor. öyle bi isteksizlik ki, sorulara cevap vermiyorum. görüp kendileri alsınlar mevzudan cevabı diye. konuşmaya değer görmüyorum hiçbi şeyi etrafımda dönen. geçen gün hep alışveriş yaptığım bakkal; "abi sen sigarayı mı bıraktın bayadır sigara almıyorsun" diye sordu. ben hiç sigara içmedim diye cevap verdim. düşünüp dursun götveren. halbuki sigaraya çok para harcadığım için tütün kullanmaya başladığımı mevcut hükümetin vergi politikaları bağlamında anlatmak isterdim. önceden anlatırdım da, şimdi istemiyorum.
-şimdilerde anlıyorsun çaban boş ve beyhude, tekamülünü tamamlayamadan gireceksin çukura.
Kabul ettim artık, kemale erdiğimden değil. ham ervah oluşumdan. yok yani, olmuyor. hayatımda gerçekliğine ve doğruluğuna inandığım tek saptama bu. olmuyor. hiç hayal kurmazdım da, bazen kısa vadede bi şeyler düşünürdüm. artık onu da düşünmüyorum. yürürken biri gelip ilerde uçurum var, gitme kardeş oraya dese, yürüyelim bakarız görünce derim. ne yapacağımı planlamam. planlayamam. planlayamıyorum. 3 ay önce planlardım, 3 ay önce yaşanan değişiklikler sonucunda önümdeki 20 yıllık planın amına koyulduğunu öğrendiğim için artık daha da mecalim yok.
-ataletini korumalısın, bu saatten sonra yapacağın tek şey bir adım geriye gitmemek. sıfır, eksi birden büyüktür. hiçlik, kötü hissetmekten iyidir.
ince ince planlamıştım, alacağım ev, içindeki buzdolabı, giyeceğim ayakkabı, gideceğim iş yeri bile belliyken şu an 1 ay sonra nerede olacağımla bile ilgilenmiyorum. 1 ay geçsin görürüz amına koyim!
-planların tutmamak gibi kusurları vardır. sen de muzdaripsin bundan.
işe yaramaz gibi görünüyorum dışardan. insan değerini başka insanların hayatındaki vazgeçilmezliğiyle doğru orantılı olarak belirler. dönüp bakın etrafınıza, hayatınıza reel olarak katma değer katan insanlar vardır. var işte, bi problem olunca arayıp akıl aldığın, devlet dairesine işin düşünce arayıp iş çözdürdüğün. ben o konumumu çoktan yitirdim. söyledim ya önceden. telefonum kapalı. işe yaramaz bir adam oldum kaddddiiinuum! yani. volkan konak hesabı. tatile çık bi istersen diyorlar utanıyorum. mücadele eden, yorulan insanın hakkıdır tatil. ben oturuyorum ki yerimde. hareket dahi etmiyorum. utanmasam altıma işeyeceğim. kalkmamak için yerimden.
önceden dibe vurduğumda kabullenirdim. derdim ki; düştün işte, insan düşer kalkıp işine gücüne bakacaksın bir zaman sonra. bu anının tadını çıkar. şimdi diyorum ki; kalkma amına koyim, kaçırdığın bir şey yok. çünkü zihnim o kadar çok dibe vurup çıktı ki, pusulam şaştı. şu an nerede olduğumu bilmiyorum. o yüzden, benim bu sular, ben yüzerim burda. dışarısı bana göre değil. zihnimin dışarısı.
bir dövüş sanatıyla ilgilenmeye başladım, o iyi geliyor. çünkü karaciğerinize yediğiniz yumruk bir anlık yapay bir hayatta kalma dürtüsü yaratıyor zihninizde. canınız acırken vücudunuz sizden hariç bir şekilde sadece sizi hayatta tutmaya çalışıyor. bu eğlenceli. beynimi kandırmak, vücudumu manipüle etmek yaşadığımı hissettiriyor. ha bir de uyumayı, onu da uyuyamıyorum ama olsun. iyi geliyor.
bazen diyorum ki; "şöyle olsa ne güzel olur lan". sonra diyorum ki ya bırak amına koyim, kim uğraşacak o kadar şeyle otur oturduğun yerde. böyle bir sarmal içerisinde boğuluyorum. hem kırıklığı var hayal dediğin şeyin. bardağın boş tarafı gibi altı çizili bekliyor karşında. bunu kaldıracak gücüm de yok çünkü. hayal dediğin şeyin böyle hıyar bir tarafı da var çünkü.
bunu yazmaya devam etmeyi de istemiyorum şu an. belki bir paragraf yazıp son veririm ama. bilmiyorum ne yazacağımı. dümdüz duruyom yerimde.
-günler sonra-
ne yazacağımı bilemediğim için bırakmışım orada. tekrar baktım tekrar bulamadım yazacak bir şey. ağlak bir gavat gibi görünüyorum ordan bakınca değil mi ? sen bi de beni ayaktayken görecektin.